Raf Aç/Kapat
Gölgeler / Hüsâm Efendi Hoca

Nasılsa ismini duymuş ki bendegânından ,
Hüsâm Efendi’yi aldırmak istemiş Sultan.
İrâdeler geledursun, o, i’tizâr ederek,
Saray civârına yaklaşmamış, değil gitmek.
Bu izz ü nâz üzerinden epey zaman geçmiş;
Günün birinde, Beşiktaş taraflarında bir iş,
Sürüklemiş o havâliye Mesnevî-hânı .
Duyunca vak’ayı Abdülmecîd’in erkânı,
“Çağırtalım mı?” demişler; “Evet” demiş, Hünkâr;
Takım takım yola çıkmış hemen silâhşorlar.

Hüsâm Efendi henüz Dolmabahçe’lerde iken,
Gelip yetişmiş adamlar, üçer beşer, geriden.
– Efendimiz bizi gönderdi, çok selâm ediyor;
“Görüşmek istiyorum, kendi istemez mi?” diyor:
Uzun değil ki saray, işte dört adımlık yer;
Hemen dönün, gidelim, hiç düşünmeyin bu sefer!
Dönün, ricâ ederiz...
        – Dinleyin, sabırlı olun:
Ben elli beş senedir teptiğim yegâne yolun,
Henüz sonundan uzakken, tükendi gitti ömür;
Tutup da bir geri döndüm mü, yandığım gündür!

Hilvan, 4 Şubat 1342 (1926)