“Mâ medâ fâte; ve’l-mü’emmeli ğaybun,
Feleke’s-sâatü’lletî ente fîha.”
Büyük bir şâirin düstûr-i hikmettir şu ihtârı;
Velev duymuş da olsan yolsuz olmaz şimdi tekrârı:
“Geçen geçmiştir artık; ân-ı müstakbelse mübhemdir;
Hayâtından nasîbin: Bir şu geçmek isteyen demdir.”
Evet, mâzîye ric’at eylemek bir kerre imkânsız;
Ümîdin sonra istikbâl için sağlam mı? Pek cansız!
Bugünlük iş bugün lâzım yapılmak, yoksa ferdâya
Bırakmışsan... O ferdâlar olur peyveste ukbâya!
Benim on beş yıl evvelden kalan işler durur hâlâ;
Yarın bir başlayıp yapsam demiştim, bak, demin hattâ!
Müsevvifler için dünyâda mahvolmak tabî’îdir. *
Bu bir kânûn-i fıtrattir ki yok te’vîli: Kat’îdir.
Sakın ey nûr-i dîdem, geçmesin beyhûde eyyâmın;
Çalış hâlin müsâidken... Bilinmez çünkü encâmın.
Diyorlar: “Ömrü insanın yetişmez kesb-i irfâna...”
Bu söz lâkin değildir her nazardan pek hakîmâne.
Muhakkaktır ya insanlar için bir gâye-i âmâl;
Edenler ömrünün sâ’atini hakkıyle isti’mâl ,
Zaferyâb olmasın isterse varsın asl-ı maksûda,
Düşer bin maksad idrâk eyleyip bir zıll-i memdûda.
Evet, her türlü ma’nâsıyle irfan durdurur azmi...
Fakat, insanlığın ma’nâsı olsun öğrenilmez mi?
Cibillîdir taharrî-i hakîkat hırsı âdemde,
Onun mahsûlüdür meşhûd olan âsâr âlemde.
Atâlet fıtratın ahkâmına mâdem ki isyandır;
Çalışsın, durmasın her kim ki da’vâsında insandır.
Zuhûr etmekle her ma’lûma karşı bir alay meçhûl,
Neden olsun o ma’lûmatı idrâk eyleyen medhûl?
Evet, ma’lûm olanlar olmayan şeylerle bir nisbet
Edilmiş olsa, gayet az çıkar evvelkiler elbet;
Fakat câhille âlim büsbütün nisbet kabûl etmez:
O bir kördür, bu lâkin doğru yoldan hiç udûl etmez.
Diyor Kur’an: “Bilenler, bilmeyenler bir değil. Heyhât
Nasıl yeksân olur zulmetle nûr, ahyâ ile emvât!”
Bu hikmetler bedîhîdir senin indinde elbette;
Fakat, çok sevdiğimdendir ki, tekrar eyledim işte.
Sadedden gâlibâ ayrılmışım... Söz neydi ihtâr et;
Dalarsam nûr-ı dîdem, böyle ba’zen, durma bîdâr et!
Usandın sen de gerçek hikmetimden, hasbihâlimden;
Beş on söz kaldı lâkin dinle nazm-ı bî-meâlimden;
Diyorlar: “İ’tirâf-ı cehl iken tahsîlin encâmı,
Nedir beyhûde it’âb eylemek şehbâl-i ikdâmı?”
Evet, lâkin varıp ser-hadd-i ma’lûmata bir insan,
O gâyetten demek lâzım ki: “Yok irfan için imkân!”
Hakîkî i’tiraf altında parlar zılli irfânın;
Budur insanlığın ma’nâsı, en son zevki vicdânın.
* “Heleke’l-müsevvifûn...” (Bugünün işini yarına bırakanlar helak olur.)